Yaşam Kalitemizi Düşüren Konu: Kişilik Dizilimi

Kişilik, bizi diğer insanlardan ayıran sahip olduğumuz en önemli yapıdır. Bu yapı içerisinde bazı eksikliklerin olması veya yanlış dizilimin gerçekleşmesi yaşam yolculuğumuzda hedeflediğimiz yaşam kalitesinin düşmesi şeklinde kendini gösterir. Dönem dönem karşılaştığımız sorunlar karşısında uygun tepki bulmakta zorlanarak ya hiç tepkide bulunmama ya da aşırı agresif tepkiler vererek çevremizde bulunan insanları kendimizden uzaklaştıracak bir yaşantı içerisine gireriz.

İnsan yaşam yolculuğunda sahip olduğu kişilik parçalarını çocukluk döneminde bünyesine yüklenmeye başlar. Her yükleme aslında yaşanılacak olumsuzluklar karşısında yanına bir panzehir almaya benzer. Ne kadar çok panzehirle donatılırsak o kadar çok mücadele gücümüz var demektir. Bu parçaların anlamlı bir hale gelerek bir bütünlük oluşturması, yaşam yolculuğumuzda sorunlara yol açmazken, anlamlı bir bütünlükten uzak kalması gelecekte yaşanılacak olumsuzlukların habercisi niteliğindedir. Sahip olunan  biyolojik sistemdeki yaşanan bozulmalar gibi psikolojik sistemdeki bozulmalar da bazı belirtiler gösterir. Bilindiği gibi her insanın biyolojik bir sistemi vardır. Sahip olunan biyolojik sistemdeki tüm parçalar uyum içerisinde çalışırlar. Temel amaçları yaşamın devamını sağmaktır. Her bir organ görevini düzgün bir şekilde yerine getirdiğinde herhangi bir sorun yaşanmazken, bir organın işini düzgün yapmaması bütün vücudun acı içerisinde kavranmasını neden olur. Bu örnekten yola çıkarak görünmeyen fakat hissedilebilen psikolojik yapımızı da analiz etmemiz gerekir. İnsanın tıpkı biyolojik yapısında bir dizilimin ve işbirliğinin olması gibi psikolojik yapısında da dizilim ve işbirliği vardır. Bunlardan birinin ya da bir kısmının eksik olması, görevini yerine getirememesi bizi, bizden uzaklaştırır. Anlamlandıramadığımız sorunların çıkmasına yol açar. Kişilik dizilimi insandan insana değişiklik gösterir. Her insanda aynı özelliklere sahip olmayabilir.  İki farklı insan düşünelim; aynı şartlar altında, aynı yaşantıyı yaşıyorlar. Fakat aynı tepkiyi vermeye biliyorlar. Yaşanan bu olay birinde yıkıma neden olurken, diğerinin yaşam karşısında daha da güçlenmesine olanak hazırlar. “Neden böyle oluyor?” diye düşündüğümüzde aklımıza tek cevap geliyor; her ikisinin kişilik diziminin aynı özellikleri taşımaması.

İnsan hangi yaşta olursa olsun kişilik dizilimini analiz ederek eksikliklerini bulursa, değişime yelken açar. Hayatın tadını daha iyi alır. Yaşamın tüm yönlerinde akıl almaz bir değişim ile karşılaşır. Yaşam kalitesini yükselterek kendine, eşine, çocuklarına ve çevresine olumlu anlamda dokunan, katkı sağlayan biri haline gelir. Yaşadığı olumsuzluklar karşısında çözümü, çareyi başka yerde, başka alanlarda arıyorsa hedeflediği yaşam kalitesine ulaşamaz. Kendi eksikliğini analiz etmeden dışarıdan aldığı parçalarla uyum sorunu yaşar. Şu kısacık ömürde doğru sonuçlara kısa sürede ulaşabilmek için insanın kendine doğru soruları, doğru zamanda sorması ile işe başlaması gerekir. Unutulmamalıdır ki, sorulmayan sorunun cevabı olmaz.

Kendine doğru soruyu soranlardan olmanız dileğiyle…