Yüreğir Kaymakamı Fatih Genel: İNSAN İŞİNİ İBADET GİBİ YAPMALI
Yüreğir Kaymakamı Fatih Genel:
İNSAN İŞİNİ İBADET GİBİ YAPMALI
2015 yılından beri Yüreğir Kaymakamı olarak görev yapan Fatih Genel, işini ilk günkü aşkla, şevkle, heyecanla, ibadet eder gibi yapmaya devam ediyor. Genel, gençlere de mutlaka sevdiklerini işi yapmalarını tavsiye ediyor.
İş’te Life Adana dergisi olarak Yüreğir Kaymakamı Fatih Genel ile bir röportaj gerçekleştirdik…
Sayın Kaymakamım, bizler sizi ve mesleğinizi daha iyi tanımak istiyoruz. Bizlere kendinizi tanıtır mısınız?
Kayseri’nin Pınarbaşı ilçesinde doğdum. İlkokulu Erzincan’da, liseyi Manisa’da bitirdim. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldum. Mesleğe Erzincan’da Kaymakam Adayı olarak başladım. Afyon İhsaniye’de Kaymakam Vekilliği yaptım. Burdur ili Çavdır ilçesinde iki yıl kaymakamlık görevinin ardından Giresun-Çamoluk Kaymakamlığı’na atandım. Çamoluk’ta iki yıl çalıştıktan sonra, iki yıl Kilis Vali Yardımcılığı görevinde bulundum. Sivas ili Gemerek ilçesine Kaymakam olarak atandım, burada 3 yıl görev yaptıktan sonra Balıkesir ili Havran ilçesine atandım. Havran ilçesinde 4 yıl çalıştıktan sonra, 16 Ağustos 2010-10 Ağustos 2015 tarihleri arasında Biga Kaymakamı olarak görev yaptım. 13 Ağustos 2015 tarihinden itibaren Yüreğir Kaymakamı olarak görev yapıyorum.
Mesleğinizi yaparken öncelikleriniz nelerdir?
Ben mesleğe başladığım ilk andan itibaren emekli oluncaya kadar hala göreve yeni başlamış gibi aynı şevk ve aynı heyecanla mesleğimi yapıyorum. Bu konuda önümde çok güzel bir örnek var; rahmetli Recep Yazıcıoğlu. Rahmetli, Erzincan’da valiyken ben yanında staj yapıyordum. O 15 yıl kaymakamlık ve 15 yıl da valilik yapmış ama her güne sanki bugün göreve başlıyormuş gibi enerjik bir şekilde başlıyordu. Bizim için iyi bir örnekti ve ‘Ben de öyle olacağım’ demiştim, öyle de yapmaya devam ediyorum. Bir insan mesleğinde yorulduğunu düşünüyorsa emekli olmalı bence ve işini ibadet gibi yapmalı. Bu yaptığımız şey resimse ibadet gibi yapmalı, müzikse ibadet gibi yapmalı, bağlamaysa ibadet gibi yapmalı. Mesela Arif Sağ mesleğini ibadet gibi yapar, o yüzden çok güzel yapar. Eğer bir işi ibadet gibi yapmıyorsak, yapmamalıyız. Mesleğini ibadet gibi yapan kim olursa olsun, ben ona müthiş saygı duyuyorum. Her insana eşit davranmak, herkesin aynı değerde olduğunu bilmek gerekir. Bunu kavrarsak mesleğimizi en iyi şekilde yapabiliriz. Çalıştığım her yerde önce insanı anlamaya ve ona göre çözümler üretmeye çalıştım.
Meslek seçimi konusunda gençlere ne söylemek istersiniz?
Öncelikle sevdikleri işi yapsınlar, hem kendilerine hem de topluma faydalı olabilmek için bu çok önemli. Yaptıkları mesleği layıkıyla yapsınlar, severek yapsınlar ve sevmedikleri işi asla yapmasınlar. Sağlıklarını ön planda tutsunlar. Kanuni Sultan Süleyman’ın ‘Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi; Olmaya devlet, cihanda bir nefes sıhhat gibi’ sözlerini hatırlayalım. Sağlık gibi ahlak da çok önemlidir, bayrak çok önemlidir, aile kavramı ve ailevi değerler çok önemlidir. Anne, baba, eş, çocuklar çok önemlidir. Kendi ailesine değer vermeyen bir kimse topluma faydalı olamaz. O yüzden hayat, ‘Oku, çalış, bir okul bitir, işe başla, ömrü tamamla’ demek değildir. Hayat; sevgi, saygı, hoşgörü üzerine kurulmuş ve insana sadece bir defa bahşedilen bir lütuftur. Bu kıymetli zamanı nasıl kullanacağımızı iyi planlamalı ve kişi hem kendisine hem topluma hem de insanlığa nasıl faydalı olabileceğini, bu konuda neler yapabileceğini planlarken kendisini geri plana atmamalıdır. Bir insan kendine meslek seçecekse aşkla, şevkle, hobi gibi yapabileceği mesleği seçmeli diye düşünüyorum.
Bugünkü sohbetimizde iş dünyası, siyaset, bürokrasi dışında gençlerimize ne gibi tavsiyelerde bulunabilirsiniz?
Dünya liderlerine bakın; Putin avcılık yapıyor, ata biniyor, uçak kullanıyor, karate, tekvando yapıyor, enstrüman çalıyor, balık tutuyor. Rauf Denktaş da fotoğraf çekiyordu. Kaymakamlığa başladığım sıralar ben de onu örnek alarak fotoğraf çekiyordum. Denktaş, bir Devlet Başkanı olarak Birleşmiş Milletler toplantısına elinde fotoğraf makinesiyle giderdi. Orada bile fotoğraf çekerdi. Bunlar çok gergin toplantılardı. ‘Bir Devlet Başkanı, fotoğraf çekmeye vakit buluyorsa neden bir Kaymakam bulamasın?’ diye düşündüm ve fotoğraf çekmeye başladım. Fotoğraf sergilerim de oldu.
Çocuklarımız okulda 13-14 sene eğitim görüyor ama maalesef sosyal etkinliklerin neredeyse hiçbirine katılmadan bu süreci tamamlıyor. Aileler yalnızca ‘Fiziği, kimyası, matematiği iyi olsun, iyi bir yeri kazansın, mesleğinin başına geçsin’ diye bakıyor. Ancak bireyin kendini düşünmesi, hobilere zaman ayırması da gelişme açısından önemlidir.
YORUMLAR
BENZER HABERLER
KÖŞE YAZARLARI
Tüm Yazarlar-
Yeşil Geleceğe Uzanan Yol: Avrupa Birliği ve Türkiye’nin Yeşil Dönüşümü Doç. Dr. TUĞÇE DEMİRDELEN
-
Lezzet Festivali Başladı! Bu Yazıyı Okumadan Festivale Gitmeyin! Hanifi Aktaş
-
KDV’de Yeni Dönem: Hasılat Esaslı Vergilendirme Mehmet Akif Kılaç
-
Ailede Şiddet Gören Çocuklarda Bağımlılık Riski Mehmet Aslanbaba
-
İşverenler, SGK Teşviklerinden Yeterince Yararlanıyor Mu? Osman Tunç