“Buğdayın, mısırın ve ayçiçeğinin yurt dışından ithal edilmesine karşıyım”
Çalışkanlığı ve her daim çiftçinin yanında oluşuyla bilinen Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan’la Türkiye ve Adana özelinde tarım politikalarını, geride bıraktığımız senede doğru ve yanlış yapılan uygulamaları ve 2024 yılından beklentilerini konuştuk. Üretim planlamasına dikkat çeken Doğan, buğday, mısır ve ayçiçeğinin ithal edilmesine karşı çıktığını vurguladı.
Çiftçilerin sorunlarına daha yakından bakmak isteyenleri keyifli röportajımıza bekliyoruz.
İş’te Life Adana/Hanifi Aktaş
Geride bıraktığımız 2023 yılı Yüreğir Ziraat Odası açısından nasıl geçti? Neler yaptınız?
2023 genel olarak zor bir yıl olarak geçti. Özellikle ayçiçeği, limon, mısır, pamuk, portakal ve mandalinada çiftçimiz umduğunu bulamadı. Portakal fiyatları geçen sene 8-10 lira civarındayken bu sene 3-4 lira civarına geriledi. Maliyetler iki katına çıkmasına rağmen çiftçimizin ürünü geçen yılki fiyatların %50-60 altında kaldı. Maalesef çiftimiz geride bıraktığımız senede umduğunu bulamadı.
Geçtiğimiz yıl yaşadığımız diğer bir sorun ise mevsimlik işçi bulma sorunuydu. Biz Eylül, Ekim, Kasım aylarında hatta Aralık ayı ortasına kadar mevsimlik tarım işçisi bulamıyoruz. Yazın Adana’da çalışan mevsimlik işçiler sonbaharda Konya, Aksaray, Bursa ve Antalya bölgelerine gidiyor ve onların buraya geri dönüşü ise Kasım ayının sonunu buluyor. Dolayısıyla Kasım ayı sonuna kadar narenciye toplayacak işçi bulamıyoruz. Narenciyeyi toplayacak işçi bulabilseydik şuan narenciyenin %25’i ağaçta kalmayacaktı.
“mevsimlik tarım işçisi bulabilseydik bu 2 milyon ton fazlalığı da yurt dışına göndermiş olacaktık”
2022 ve 2023 yılında hava sıcaklıklarının yüksek geçmesinden dolayı bütün ürünlerde rekolte yüksekti. Adana’da 3 Milyon 200 Bin Ton narenciye üretiyoruz. Bunun içerisinde portakal, limon, mandalina, greyfurt var. Türkiye’deki toplam narenciye üretimi ise 7 Milyon Ton. Bu demek oluyor ki Adana olarak Türkiye’deki narenciye üretiminin %40’ını tek başımıza üretiyoruz. Ama bizim iç piyasadaki tüketimimiz 3 Milyon Ton civarında. Yurt dışına gönderdiğimiz narenciye ise yaklaşık 2 Milyon. Bizim 2 milyon ton fazlalılığımız oluyor. Bizler burada mevsimlik tarım işçisi bulabilseydik bu 2 milyon ton fazlalığı da yurt dışına göndermiş olacaktık.
“Adana beş üründe Türkiye birincisi”
Adana ilimiz Türkiye narenciye üretiminin üçte birinden fazlasını, yer fıstığının %60’ını, soyanın %60’ını karpuzun %25’ini, hurmanın da %25’ini tek başına üretmektedir. İlimiz bu beş üründe Türkiye birincisi. Ama bu yıl Adana’da Mart ayının sonunda Nisan ayının başında soğan hasadına başladık. Soğanda fiyatlar iyiydi. Akabinde patates hasadı başladı orada da fiyatlar iyiydi. Daha sonra karpuz, kavun, domates ve biber hasatları oldu. Bu ürünlerde de çiftçimiz para kazandı. Buğday hasadın da çiftçimiz hükümetin verdiği 1000 lira destekle umduğunu alabildi.
Anlattıklarınızdan yola çıkacak olursak, Türkiye’de ve Adana özelinde bazı ürünlerde iyi durumdayız fakat bazı ürünlerde ise zarar ediyoruz. Tarım politikası olarak neyi doğru yaptık? Neyi yanlış yaptık?
“üretim planlaması olsaydı bu yıl narenciye ağaçta kalmazdı”
Türkiye’de üretim planlaması yok. Üretim planlamamız mutlaka olmalı. Biz Adana olarak yılın 365 günü ekim, dikim ve hasat yapıyoruz. Adana’nın çoğu yerinde çiftçimiz bir karış toprağını boş bırakmıyor. Zarar da etse kar da etse bir umutla çiftçiliğe devam ediyor. Birçok tarım bakanı değişti. Her bakan kendi açıkladığı ve öne sürdüğü yollardan çıkarak bir şeyler yapmaya çalıştı fakat hiçbir bakanın politikası tam olarak tutmadı. Herkes kendi politikasını uygulamak istedi ama nedense çiftçimiz kendi gücü ve emeğiyle bir şeyler yapmaya çalıştı. Eğer bir üretim planlaması olsaydı bu yıl narenciye ağaçta kalmazdı.
“pandemi döneminde çiftçilerimizin yasaktan muaf tutulması güzel bir uygulamaydı”
Ülke olarak neredeyse bütün ürünleri yetiştiriyoruz. Ukrayna-Rusya savaşında görüldü ki biz ayçiçeği almakta zorlandık. Paramız dahi olsa bazen o ürünü alamıyoruz. Pandemi döneminde de benzer bir durum yaşadık. Ama pandemi döneminde hükümetimiz tarafından güzel bir uygulama oldu; çiftçilerimiz yasaklardan muaf tutuldu ve ülkemiz ciddi bir sıkıntıya girmedi. Hatta yurt dışına ürün ihraç ettik.
Ama yinelemekte fayda var; politikalar kalıcı olmalı, her bakan değiştiğinde politikalar değişmemeli. Üretim planlamasının olmadığı yerde çiftçimiz bir sene para kazanır bir sene zarar eder.
Biz de Türkiye Ziraat Odası Başkanımız Şemsi Bayraktar’ın dediği gibi biz her zaman ziraat odaları olarak çiftçilerimizin hak ve menfaatlerini koruyoruz. Hazırladığımız bütün raporları genel merkezimize sunuyoruz. Çiftçilerimiz için toplantılar ve etkinlikler yapıyoruz. Ve sizler aracılığı ile verdiğimiz demeçlerle çiftçilerimizin sorunlarını gündemde tutuyoruz.
Teknolojiyi takip ederek tarımda yeni gelişen bilgi ve teknolojilerin çiftçilerimize aktarılması hususunu tüm medya organları aracılığı ile gündemde tutuyoruz. Çiftçilerimizin sorunlarını günü gününe halletmeye çalışıyoruz. Yapamadığımız konuları da biz genel merkezimize, il müdürlüğümüze ve genel merkeze sunmaya çalışıyoruz.
Pandemiden ve depremden sonra kentli beyaz yakalı insanlarda kırsala gitme ve tarımla uğraşma yönelimi gelişti. Fakat bilmedikleri de bir alan olduğu için çekinceleri de oldu. Onlara ne tavsiye etmek istersiniz?
“kentli beyaz yakalı sınıfın tekrardan tarımdan uzaklaştığını görüyoruz”
Ziraat odamızın kayıtlarına baktığımda Adana’ya bölgeden ve Adana dışından avukatların, doktorların, mimarların ve diğer beyaz yaka meslek gruplarının çiftçilik yaptığına şahit oldum. Büyük ya da küçük bu insanlar buradan bir tarla almış ve bir şeyler ekmiş. Bu ürün çeşitliliğin de artmasına neden oldu. Fakat şimdilerde o kentli beyaz yakalı sınıfın tekrardan tarımdan uzaklaştığını görüyoruz. Satın aldıkları tarlaları emlak amaçlı kullandıklarında daha fazla kazandıkları için tarımdan ziyade bu tür bir yatırıma yönelmiş durumdalar. Bu durum alış satış kayıtlarından da gözlemlenebiliyor.
2024 yılından beklentileriniz ve önerileriniz nelerdir?
“Buğdayın, mısırın ve ayçiçeğinin yurt dışından ithal edilmesine karşıyım”
2024 yılına umutla bakmak istiyoruz ama maalesef umut da görünmüyor. Enflasyon yükseldi ve şuan çiftçimizin bankada krediye ulaşma sıkıntı var. Ciddi olarak finansman sorunu var ve kredi faiz oranları çok yüksek. Çiftçiler kredi kullanarak kendi işini yapmakta zorlanıyor.
ÇKS kayıtları yapılmasına rağmen ürün değişikliğine gidecek olan çiftçilerimiz olacak. Hangi ürünü ekersem bundan para kazanırım sorusuna kimse yanıt veremiyor. Biz de yanıt veremiyoruz çünkü önümüzü göremiyoruz. Buğdayın, mısırın ve ayçiçeğinin yurt dışından ithal edilmesine karşıyım. Çünkü bizim stratejik beş ürünümüz var. Bunlar bizim olmazsa olmazımız. Çiftçimiz prim destekleri ile daha fazla desteklenerek bu ürünler ekilmeli. Örneğin soyanın %90’ınını yurt dışından ithal ediyoruz. Soya birçok ürünün ham maddesi, bu nedenle çok da kullanılan bir ürün ama ne yazık ki %10’unu üretiyoruz. Soyaya verilen destek yıllardır 60 kuruş. Bu desteğin en azından pamukta olduğu gibi 1 lira 60 kuruş seviyelerinde olması lazım.
Yine de 2024 yılının hepimiz için özellikle de çiftçilerimiz için hayırlı, bereketli, kazançlı olmasını diliyorum.
YORUMLAR
BENZER HABERLER
KÖŞE YAZARLARI
Tüm Yazarlar-
Yeşil Geleceğe Uzanan Yol: Avrupa Birliği ve Türkiye’nin Yeşil Dönüşümü Doç. Dr. TUĞÇE DEMİRDELEN
-
Lezzet Festivali Başladı! Bu Yazıyı Okumadan Festivale Gitmeyin! Hanifi Aktaş
-
KDV’de Yeni Dönem: Hasılat Esaslı Vergilendirme Mehmet Akif Kılaç
-
Ailede Şiddet Gören Çocuklarda Bağımlılık Riski Mehmet Aslanbaba
-
İşverenler, SGK Teşviklerinden Yeterince Yararlanıyor Mu? Osman Tunç