Öz Ökmenler Yurt Dışına Açılıyor/Sami Ökmen Röportajı
Ahşap işletmeciliğinde kalitesini kanıtlayan Öz Ökmenler Yurt dışına açılıyor.
Sağlığın, sağlamlığın ve estetiğin evlerimizdeki eskimeyen aktörü ahşabı Adana’nın önde gelen ahşap üreticilerinden Öz Ökmenler Orman Ürünleri İnş. San. Ltd Şti yönetim kurulu başkanı Sami Ökmen’le konuştuk. Sami Bey İş’te Life Adana Dergisi’ne şirketinin ve ahşabın serüveninden, hem de ülke ekonomisinin seyrinden bahsetti.
Öz Ökmenler’in serüveninden biraz bahseder misiniz?
“Mahalle arasında yakacak odun satarak başladık”
Öz Ökmenler 1977’de başlayan serüvenine, baba, amca ve onların kuzenleri ile ortak olarak başladı. Bu ortaklık 5 yıl devam etti. Sonraki yıllarda yaşanan ayrılıklar sonucu babamla amcam 1984 yılından gelerek 1995 yılında şahıs şirketi olarak başladı. 1996’da limited şirket statüsüyle bu güne geldik.
Mahalle arasında ufak bir alanda, yakacak odun imalatıyla başladık. O dönemler sebze meyve sandıkları ahşaptandı günümüzdeki gibi plastik değildi. 1984 – 1985 yıllarından sonra inşaat sektörüne yönelik inşaatlık kereste üretimine yöneldik. 2000’li yıllara yaklaşırken ahşabın farkındalığını oluşturma mücadelesi verdik. Şuan 5 kardeş ahşap başta olmak üzere çeşitli iş kollarında varlığımızı sürdürüyoruz. Kardeşlerimden birisi Fatih Bey, şubelerin ve inşaat şirketimizin yönetiminden sorumlu. Diğer kardeşim Veli Bey burada benimle birlikte fabrikada. Diğer bir kardeşim Halit Bey ise İnşaat mühendisidir. Mersin’de bir yapı denetim şirketimiz var Halit Bey onunla ilgileniyor, ufku açık ve donanımlı bir insandır kendisi o anlamda önümüzü açıcı bir rolü var ve adeta lokomotifimiz. En küçük kardeşimiz Celalettin Bey tamamen sektörümüzün dışında. Mersin Limanı’nda Bütçe Planlama Departman Müdürü olarak görev yapıyor.
Ahşabın serüveninden de bahseder misiniz?
“60 yıl bekleyen başka bir ham madde yok”
Bir tomruğun işlenmeye hazır hale gelmesi için yaklaşık 60 yıl beklemesi gerekiyor. Dünyada 60 yıl üretime ya da işlenmeye hazır hale gelebilmesi için bekleyen başka bir ham madde bulamazsınız. Çok değerli bir ham maddedir. Biz bunu orman işletmelerinden alarak kesiyor, biçiyor, işliyor ve farklı ebatlara dönüştürüp şantiyelere gönderiyoruz. Onlar orada beton kalıplarında kullanıyorlar. Geri dönüşümü ise yakacak olarak kullanılıyorlar.
“İnşaat kalıbından ahşap işlemeciliğine”
Eskiden (2000’li yıllar öncesinde) ürettiğimiz kerestenin tamamı inşaat kalıplarında kullanılıyordu. Bugün ise yüzde 15’i (maksimum) bu alanda kullanılıyor. Yüzde 85 oranında dekorasyona döndü. Ahşap işlemeciliği ile dekorasyonda kullanarak daha katma değeri yüksek bir ürüne dönüştürüyoruz artık. Ama hala hedeflediğimiz noktada değiliz. Mesela Masif Panel dediğimiz işlemeciliği hem fabrika olanakları hem de makine olanakları bakımından yeterli seviyede olmadığı için yapamıyoruz. Tam da bu sebepten ötürü organize sanayi bölgesinde daha büyük bir fabrikada daha modern makinelerle üretimimize devam edeceğiz. Böylesi bir dönemde üstelik bu riski göze alarak bu işe kalkıştık.
İnşaat alanından uzaklaşmanızın sebebi nedir?
İnşaat sektörünün geleceğindeki belirsizlikler ve de kerestenin katma değerinin düşük olması nedeni ile şantiyelere beton kalıbı için ahşap tedarik etmek yerine “ahşap işlemeciliğine” başladık. Çünkü katma değeri yüksek ürüne yönelmek ülke ekonomisine katkı sağlamakla birlikte ham maddenin daha etkin kullanılmasına da neden oluyor.
Bu bir ihtiyaç o zaman.
Kesinlikle. Biz yurt içinden ziyade yurt dışına ihracat planlarımız olduğu için bu yönde bir gelişmeye ihtiyaç duyduk.
İhraç etmeyi düşündüğün ürünler neler?
Masif Panel grubu özellikle. Yurt dışında çok rağbet görüyor masif panel ama tabi belirli bir kaliteyi ve standardı yakalamanız kaydıyla.
Hangi ülkelere ihracat yapmayı planlıyorsunuz?
“Japonlar ahşaba adeta aşıklar”
Ortadoğu ülkeleri ilk önceliğimiz olacak. Japonya ikinci bir düşüncemiz fakat uzaklığı ve bizden teknoloji anlamında 50 yıl ileride olmaları beni düşündürüyor sadece. Japonlar ahşaba adeta aşıklar. Japonya’nın istediği ahşabın standardını yakalayabilirsek pazar arayışına bile gerek kalmaz. İç piyasada ahşap işletmeciliği yapan firmalar içinde hacmi büyük Pazar olacaktır. Öncelikli dünya standartlarını yakalayabilmemiz önemli tabii burada. Sibirya bölgesinde en kaliteli ahşabı araştırıp buluyor ve üreticilere herkesten fazla teklif ederek en kaliteli ahşapları alıp ülkelerine götürüyorlar.
“Ahşabı doğru işler, katma değeri yüksek ürünleri üretip pazarlarsak kimse bize ‘ekonominizi yerle bir ederim’ diyemez”
Ben henüz yolun yarısına bile vardığımıza inanmıyorum. Daha önümüzde gidilecek çok yol var. Şuan Norveç, Finlandiya, Almanya gibi Batı Avrupa Ülkeleri bizden 100 yıl ilerideler. Ahşabı fırınlama, kısa parçalara kesip tekrar birleştirme işlemini yapmada daha çok yeniyiz, fakat Avrupa’da bu çok uzun yıllardır yapılıyor.
Biz maalesef işin kolayına kaçıyoruz toplum olarak. Bugün birçok ahşap işi yapan firma ahşabı işleyip katma değeri yüksek bir ürüne dönüştürmek yerine ufak bir işlemle inşaatlara satma girişiminde bulunuyor.
Zor dönemden geçiyoruz. 2019 bir bilinmezlik yılı olacak. Böyle bir dönemde biz ahşabı daha fazla işleyip daha çok ihracat yapsak ülke olarak zor günleri daha çabuk atlatırız. Bu tarz ekonomik daralmalardan çıkışın en güzel yolu üretmektir, özellikle de katma değeri yüksek ürünleri üretmek ve onu yurt dışı piyasasına pazarlamaktır. Bu teknoloji olur, otomobil olur ya da çok zengin bir orman varlığımız olması hasebiyle ahşap işlemeciliği olur….Biz bunu başarırsak kimse bize “ekonominizi yerle bir ederim” gibi bir tehditte bulunamaz. Bu bakımından önce birey olarak kendimizi sorgulamamız gerekiyor. Bizi yönetenlerden dert yanmaya gerek yok biz birey olarak kendimizi sorgulamamız gerekmektedir.
İç pazarda nerelere ürün veriyorsunuz?
Ağırlık Çukurova bölgesi bizim iç pazarımızı oluşturuyor. Ama Gaziantep’ten Muğla’ya kadar uzanan bir bölgede ürünlerimizi yolluyoruz. Turistik bölgelerimizde ahşap tüketiminin fazla olması sebebiyle Bodrum, Antalya gibi turistik bölgelerimize de ahşap ürünü pazarlıyoruz. Hatta önümüzdeki günlerde tüm Ege ve Akdeniz’i kapsayacak bir iş gezim olacak. Oralarda iş görüşmeleri gerçekleştirip kataloglarımızı vereceğim.
Türkiye’deki ekonomik daralma sizi ve sektörünüzü etkiledi mi?
“Güven problemi piyasayı daralttı”
Kesinlikle etkiledi. Daha ne kadar etkileyeceğini de öngöremiyoruz. En büyük sıkıntılarımızdan birisi de güvensizlik ortamı. Güven sorunu mevcut ekonomik sıkıntıyı en az 15 puan daha etkileyecektir diye tahmin ediyorum. Bu süreçte birçok köklü firma ya konkordato ilan etti ya da iflasını verdi. Böyle bir ortamda çek ya da senet üzerinden alışverişimiz olmuyor. Mecburen daha garanti gördüğümüz firmalarla iş yapıyoruz. Bu da işlerin azalmasına piyasanın daralmasına neden oluyor fakat bundan başka da bir çözüm yolu görünmüyor maalesef. Birçok müşterimizden banka teminat mektubu talep ediyoruz.
Bizim tedarikçimiz devlettir. Orman Bakanlığıdır. Ben aldığım ham maddenin ödemesini tamamlamadan ürüne dokunamıyorum bile. Bir kısmını nakit bir kısmını vadeli alacaksam, banka teminat mektubunu yasal faizi hesaplayarak ürünü veriyorlar. Ben hammaddeyi alırken bu prosedürleri yerine getiriyorken, piyasa arz ederken de aynı prosedürleri neden uygulamayayım? Bunu uyguladığımızda 10 yerine 5 satacağız belki ama bunu yapmak zorundayız.
“Ortadoğu için petrol ne ise Türkiye için ‘orman’ odur”
Ortadoğu’da petrol ne ise Türkiye’de orman odur. Ormanlarımız doğru kullanılıp işlense petrole gerek kalmaz. Türkiye’de orman varlığı sanılanın aksine artıyor. Orman Bakanlığı’ndan bu verilere ulaşılabilir. Artan bu orman varlığını doğru bir şekilde işleyip ülke ekonomisine katkı sağlamalıyız.
Orman ve Ağaç hassasiyeti yüksek insanlar sektörünüze her zaman şüpheyle bakıyor. Sizler hangi ağaçları kullanıyorsunuz? Sektörünüz ormanın genel doğal döngüsüne zarar veriyor mu?
Bizim hammadde olarak kullandığımız ağaçlar 50 yılın üzerinde olan ağaçlar. Tercihen de 70-80 yıllık ağaçlar. 55 yılın altında olan ürünler istenilen kalitede olmadığı için zaten kullanılmıyor. Kızılçam cinsi özellikle… Biz de büyük oranda Kızılçam kullanıyoruz zaten. O yüzden ormanlarımızın doğal döngüsüne zararımız söz konusu olamaz.
Orman Genel Müdürlüğü kesilecek ağaçları önceden belirliyor. Bizler o ağaçları kullanıyoruz O ağaçlar kullanılmadığı takdirde zaten çürüyüp doğada yok oluyor.
İş’te Life Adana
YORUMLAR
BENZER HABERLER
KÖŞE YAZARLARI
Tüm Yazarlar-
Yeşil Geleceğe Uzanan Yol: Avrupa Birliği ve Türkiye’nin Yeşil Dönüşümü Doç. Dr. TUĞÇE DEMİRDELEN
-
Lezzet Festivali Başladı! Bu Yazıyı Okumadan Festivale Gitmeyin! Hanifi Aktaş
-
KDV’de Yeni Dönem: Hasılat Esaslı Vergilendirme Mehmet Akif Kılaç
-
Ailede Şiddet Gören Çocuklarda Bağımlılık Riski Mehmet Aslanbaba
-
İşverenler, SGK Teşviklerinden Yeterince Yararlanıyor Mu? Osman Tunç